Acemaşirân Makamı / Yaşam Coşkusu

 Acemaşirân makamında bir peşrev dinliyoruz. "Bestekâr" besteleyen, besteci demek. Bir kelimenin sonuna gelen "kâr" eki "yapan" anlamına geliyor. 

Bu güzel peşrevin bestekârı Dede Salih Efendi belli ki bir Mevlevî. Çünkü İsmail­ Dede Efendi gibi, Zekâi Dede, Aziz Dede, Hacı Emin Dede gibi kişilerin isimlerini süsleyen bu terim, genellikle Mevlevî yolunda 1001 gün çile çıkaran kişilere takılırdı. 

Çile niçin 1001 gündür? Çünkü Mevlânâ'nın bütün ömrü boyunca çile çıkardığı günlerin toplamı 1001'dir.

Bu peşrev gayet revnaklı, vurucu, narin nağmelerden oluşuyor. Sizin, Acemaşirân dünyasına girmenizi teşvik ediyor...

"Peşrev" kelimesi, "önden giden", "rehberlik eden" demek .. , Bir saz esen . türü. ese1 makama, bir dünyaya, elinizden tutup sizi götürüyor, Kılavuzluk yapıyor.

Geleneğimizde usul odur ki bit makamdaki sözlü eserlere geçmeden önce o makamlardan bir peşrev icra edilir. Böylece dinleyenlerin kulakları ve gönüller o makamın havasına hazırlanır.

Bu her makamda yapılan fasıllar için geçerlidir. Peşrevden önce o makama kulakları ve kalpleri ısındırmak için bir veya bir kaç saz "taksim" de yapılabilir. 

Peşrevler her biri "hânè" adı verilen dört bolümden oluşur ve her hâneden sonra tekrar eden ve '"teslîm'' adı verilen bölüme dönülür. Yani her geziden, her seyirden dolaşmadan sonra eve, yani hâneye dönülür, bir anlamda teslim olunur. 

Her bir hanede farklı bir duygu var. Ama her haneden soma o coşkulu hava ile aynı nağmelere teslim olunuyor. .  Aynen dünya hayatı gibi. "Dalgalandım da duruldum" diye bir şarkı vardır ya... Onun gibi... İnsan da hayatında ne kadar acılı veya sevinçli anlar yaşasa yine bir bekleyiş, yine bir gayret, yine bu düşünce içine giriyor. Belki de hayatın güzelliği bu ... 

Kendi başına derin ve çok anlamlı bir eser bu... Bizlere asla yabancı olmayan halleri hissedebilirsiniz. Acemaşiran tasviri bir makam. Yani duyguları olayları tasvir ediyor, sanki bir ressam gibi gözlerimizin önünde çiziyor. Uhrevi makamlar kadar insanı belki bu dünyadan koparmıyor,  garamî yani aşk makamları kadar içinde taşkınlık yok fakat insana kendini yaptığını yârı ve ayârı, olanı-biteni anlatıyor.

Sizlere her makamı anlatırken Ahmed Avni Konuk'un Fihrist-i Makâmat adlı eserinden alıntılar yapacagız, Konuk, 119 makamı gösterdiği bu bestesinde her makamı iki dizeyle, yani bir beyitle anlatır. Kendisi en büyük bestekârlarımızdan Zekâi Dede'nin en parlak talebesiydi.

Ahmet Avni Bey Acemaşiran makamını şöyle tanıtıyor.

Bir Acemi oldu Aşıran perdesinde name saz 

Bu makamı dinleyenler buldu gayetle ruh nüvaz.

Şöyle diyor büyük insan "Acem makamı Aşıran perdesinde Nağmeler verdi bu Acemaşiran makamını dinleyenlerin ruhları hep ferahladı." siz de öyle hissettiğiniz değil mi?

Yorumlar